27 Eylül 2009 Pazar

Genç Fotoğrafsızlar ne düşünüyorlar?

Döneminin ünlü dergisi “Yön”ün, 23 Nisan 1965 tarihli sayısında Muzaffer Erdost’un, yukarıdaki başlığı taşıyan bir röportajı yayımlandı. Röportaj, Çorum’un Güney Köyü’nden Bahri Ergen’le yapılmıştı. Çorum’a yaya 3 saat çeken köyün yolu da vardı, araba da işliyordu. Okul yapılalı ise o zamanlar henüz üç yıl olmuştu.

Bahri 20 yaşındaydı. Çift sürmüş, mal gütmüş, Tokat’ta amelelik yapmıştı; ancak okuma yazma bilmiyordu. Evlerinde yüz numara (wc) var, masa-sandalye var, çatal-kaşık yoktu. Ağaç kaşık kullanıyorlarmış.

1960’lı yılları Türkiye için hep önemli bulmuşumdur. Kentleşmenin, dolayısıyla göçün, sanayileşmenin atağa kalktığı yıllardı. Savaş dönemlerinin toplumsal yaraları iyileşmeye yüz tutmuş, gelecekle ilgili ümitlerin yeniden yeşermeye başladığı süreçler yaşanıyordu.

İşte o dönemlerde Bahri ile yapılan bu röportaj, bana tiraji komik geldi ve arşivin tozlu raflarından alıp günümüz dünyasında bir kez daha okunur kılmak istedim:

ME: Atatürk kimdir?
BE: Atatürk… İşittiydim ya, hatırımdan çıkmış. Atatürk, Kemal Paşa.

Tamam, Kemal Paşa. Hiç duydun mu, ne yapmış Kemal Paşa?
Hatırlayamıyorum… Konuşmuşlardır yanımda ya…

Memleketi şimdi kim idare ediyor, biliyor musun?
İsmet idare ediyor.

Samimisin herhalde. Soyadı yok mu, senin soyadın gibi?
Vardır emme, bilemiyoruz.

Padişah Türkiye’de oturuyor mu?
Samsun’da oturuyor.

Kim söyledi Samsun’da oturduğunu?
Öyle duyduydum.

Var mı ki padişah?
Padişahsız Türkiye geçinebilir mi? Vardır padişah.

Ne yapar bu padişah?
Bilmiyorum ki.

Hangi millettensin?Arap mısın, Çin misin, Japon musun?
“Ben sünniyim.”

Demin Türkiye diye bir şey söyledin, o Türk kim?
O Türk bizik.

Türkiye Cumhuriyeti deyince aklına ne geliyor?
Türkiye Cumhuriyeti deyince, umumuzun hakkını korur, hakkını arar. Türkiye’nin başı demek, o demektir.

Dünya mı büyüktür, Türkiye mi büyüktür?
Türkiye büyüktür.

Türkler kaç kişi vardır tahmin ediyorsun?
Seksen milyon vardır.

Büyük Millet Meclisi diye bir şey işittin mi? Nedir bu Büyük Millet Meclisi?
Milletin büyük vazifesini müdafaa edene Büyük Millet Meclisi denir.

Türkiye’de kaç parti var?
Halk Partisi, Demirgırat Partisi, Millet Partisi. Başka parti de bilmiyorum.

İnkılap oldu diyorlar, nedir bu inkilap?
İnkılap ortalığın karışmasına mı delalet eder?

Türkiye’de yaptığımız bayramları say bakalım?
Kurban Bayramı yaparız, Ramazan Bayramı yaparız, Cumhuriyet Bayramı yaparız. On iki bayram emme gerisini bilemiyorum.

Türklerin dostları kimlerdir, düşmanları kimlerdir?
Dostu da vardır, düşmanı da vardır, emme bilemiyorum.

Türkler harp etse, kiminle harbeder. Hiç işitmedin mi büyüklerden?
Biz yetim olduğumuzdan öyle köy odalarında, gayfelerde büyüyemedik. Güzel güzel muamele dinleyemedik. Sefil büyüdük. Böyle sizin sorduğunuz sorulardan hiçbir şey anlayamıyorum.

Amerika ile Türkiye’nin toprakları bitişik midir, değil midir?
Bitişiktir.

Ne ile gidebiliriz Amerika’ya?
Otobüsle, trenle, kağnıyla, her şeyinen gidilir.

Kağnı ile kaç günde gidebiliriz?
20-25 günde gidilir.

Hiç deniz gördün mü?
Hiç görmedim.

Hiç duydun mu, nasıl bir şeydir deniz?
Deniz diye bir şey vardır. Akdeniz derler emme, gerisini bilmiyorum.

İçerisinde ne vardır denizin?
Denizin içerisinde hiçbir şey olamaz. Etrafı dağ olur, ortası sulak olur. Etraf çevrik halde.
Arsası ne kadar büyük ise o kadar büyük olabilir.

Aile nedir, ne demektir?
Aile demek, insanın karısı demektir.

Bekar mısın, evli misin?
Bekarım.

Hiç kız sevdin mi köyde?
Beni kim ne yapsın, el kapısında büyümüşüm.

Tokat’a ameleliğe gittiğinde de hiç kadınla yatmadın mı?
Hayır.

Hiç elin kadın eline değmedi mi?
Değmedi.

Bir odaya güzel bir kız ile seni kapatsak ne yaparsın?
Konuşuruz, konuşulmaz mı kadınan.

Ne dersin, ne yaparsın?
Merhaba derim, nasılsın derim.

Gece oldu, yatağa yattınız?
Yerine göre uyunur, yerine göre konuşulur. Birbirimize lazım olan laflardan konuşuruz. Kızın yanına giderken öğretmeyinci dıkıyorlar mı ki? Kızın yanına giderken öğrendiğim muameleyi düzeltirim. Kız benim nikahlımsa sarılır, yatarım. Türkçesini utanıyorum, düzeltemiyorum.

Çıplak bir kadın oynuyor olsa, seyreder misin?
Etmem, öylesi kadından insana zarar gelir.

Aya niye gitmek istiyorlar?
Fennin yükseğini anlamak istiyorlar. Lazım olduğu zaman fenninen aya gidebiliriz demek istiyorlar. Gösteriş yapıyorlar. Ama benim aklım kesmiyor.


İşte böyle bir konuşma yapılmış Bahri ile. Yaşıyorsa, 64-65 yaşlarında olmalı.

Aynı sorulara şimdi maruz kalsa, cevapları ne olurdu acaba?

22 Eylül 2009 Salı

Sosyalleşme iyi bir şey midir?

Karnını doyurma, uyuma, barınma ve üreme gibi temel güdü ve ihtiyaçlarını gideren insan, sosyalleşmeye, başka bir deyişle toplumsallaşmaya yönelir.

Toplumsal yaşam süreçlerinin içinde bulunmak ve orada kendine yer edinmek, aslında insanın başka bir güdüsüdür. Şöyle bir bakındığımızda etrafımızın, farkında olarak ya da olmayarak buna çabalayan, bunun savaşını veren insanlarla çevrili olduğunu görürüz.

Bu kadar ciddi bir mesele midir sosyalleşme?

Elbette ciddidir, ancak bunu o kadar ciddi bulmayanlar da var. Örneğin, Ekşi Sözlük yazarı Kite Kat’in, bu konudaki yorumu şöyledir:

“Çırılçıplak soyunup dağlara doğru koşmaya başlamadan evvel bir ampül tadında yanar bu cümle beynin içinde. Keza çığlıklar eşliğinde de söylenebilir ayrı. Diğerlerinden hazetmez bir noktadadır, sosyal olmak istemez, asosyal olmak istemez, teflon tava olmak istemez, machiavellist olmak istemez, hele ki morpheus olmak hiç istemez, verir kendini kurda kuşa, çiçeğe böceğe, eder rahat.”

Diğer Ekşi sözlük yazarlarının da sosyalleşme terminolojisine katkıları az değil:

Sosyal: Jean Baudrillard'a göre "artık" üretip, onu yok etmek demektir. Toplumsalın görevi artığın yararsız bir şekilde tüketilmesini sağlayarak bireylerin kendi yaşamlarını yararlı bir şekilde yönetmelerini sağlamaya çalışmaktır. Toplumsal; bir hak, bir gereksinim, bir hizmeti yalnızca ve yalnızca bir kullanım değeridir. İnsanı misafir edip, kucaklayan bir yapıdır.

Antisosyal: Sosyopat kişilik olarak da geçen, suçluluk duygusu hissetmeyen, hissedemeyen, sorumluluk almayan, alamayan, maceracı ve eğlence anlayışı kendine has kişilik tipi.

Topluma uyumsuz davranışlar gösteren insanlardır. Sorumluluk ve vicdan duyguları gelişmemiştir. Toplumdaki suç işleyen insanların en büyük yüzdesini oluştururlar. Saldırgan davranışlar içerisindedirler. Çoğu zaman tehlikelidirler.

Asosyal: En iyi dostu yalnızlık olan (kişi). Sosyallikten ürken.

Asosyal ile antisosyal arasındaki fark: Asosyaller dışarı çıkmazlar, antisosyaller dışarı çıkıp sosyalleri döverler.

Bunların dışında, henüz bilim dünyasında bile adı konulmamış bir tür daha var; “sosyalleşmekten kaçınanlar”.

Bu türlere ise gına gelmiştir sosyalleşmekten, artık sosyal olmak istemiyorlardır. İnsanların yaptığı çoğu şeyden haz etmez ve aralarına karışmak istemezler. O kadar “cool”lerdir ki, topluma ihtiyaçları olmadığını düşünürler.

Seçimleri böyledir.

21 ağustos 2005 tarihli Radikal'de, karikatürist Ramize Erer konuyu şöyle işler:

Bir koltuğa yayılmış iki olgun kız arkadaş konuşmaktadırlar. Daha masum görünüşlü olanı, kötü kıza, "hadi bi kafeye gidip biraz sosyalleşelim" der.
Kötü kız cevap verir: "amaan, şimdi boru gibi sesini inceltmekle uğraş, kız çocuğu taklidi yap, yürüyüşünü paytaklaştır. Hiç flört edecek halim yok vallahi."

İnsan sosyalleştikçe güdülerini de kontrol eder hale gelmiş anlaşılan…

13 Eylül 2009 Pazar

Öğrendim ki...

Öğrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

Öğrendim ki...
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.

Öğrendim ki...
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki...
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Öğrendim ki...
Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Öğrendim ki...
İnsanların başına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.

Öğrendim ki...
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.

Öğrendim ki...
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.

Öğrendim ki...
Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.

Öğrendim ki...
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

Öğrendim ki...
'Bittim' dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.

Öğrendim ki...
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatını kontrol eder.

Öğrendim ki...
Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

Öğrendim ki...
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Öğrendim ki...
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

Öğrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.

Öğrendim ki...
Para ucuz bir başarı.

Öğrendim ki...
En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki...
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.

Öğrendim ki...
İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.

Öğrendim ki...
Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

Öğrendim ki...
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.

Öğrendim ki...
Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde,
senin hayatını değiştirir.

Öğrendim ki...
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

Öğrendim ki...
Duvarda asılı diplomalar
İnsanı insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Öğrendim ki...
Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
nereden geçtiğini bulmak zor.

Öğrendim ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Öğrendim ki...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Öğrendim ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Öğrendim ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.

Öğrendim ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki...
Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Öğrendim ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendim ki...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Öğrendim ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

ATAOL BEHRAMOĞLU