26 Ekim 2009 Pazartesi

Korku satan metan gazları…

Tek harf anlam değiştirir ya; yazının başlığı şöyle olabilirdi mesela:
“Koku salan metan gazları.”

Ancak herhangi bir yazım yanlışlığı yok ve başlığa yüklemek istediğim ifade, yazıldığıyla aynı.

Metan gazı, insan ve hayvan dışkısı, bitkilerin sapları ve otlar gibi organik maddelerin mayalanmasından oluşan bir gazdır.

Diğer yandan ise atmosfere kötü etki eden sera gazlarındandır. Büyük çöp alanları, doğalgazın yakılması gibi yollarla ve büyükbaş hayvanlar tarafından havaya salınır...

Gazın, doğal olan hiçbir emisyonu doğaya zarar vermez.

Ancak sanayi atıklarından, doğru yakıtı tüketmeyen araçlardan, endüstriyel hayvan çiftliklerinden ve yoğun elektrik üreten santrallerden kaynaklı emisyonlardan oluşan kısmı da vardır.

İşte asıl zarar veren, benim de sözünü etmeğe çalıştığım cinsi budur.

Bilim adamları küresel ısınmayla mücadele edebilmek için atmosfere zararlı bu cins gazların kontrol altına alınmasını salık verirler.

Metan gazı ile ilgili bu kadar bilgiyi hatırlattıktan sonra gelelim korku satmaya…

Gerilimi arttırmak; havayı puslandırıp karşındakini ürküterek kontrolü ele geçirmeyi denemektir korku satmak.

Çalmak gibi korku satmak da, kazanca en çabuk ulaştıran yollardan biridir. Korkutmayı becerenler istediklerini kolayca alırlar, korkanlar ise birer oyuncağa dönüşür.

Tarihin eski yıllarında, sosyalleşme sürecinin en ilkel olduğu zamanlarda, en geçerli yöntemlerdendi, karşındaki korkutarak elindekine sahip olmaya çalışmak.

Günümüzde yöntemler biraz şekil değiştirdi belki ama aynı ilkelliği sürdürenlerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil.

Şimdilerde korku satan ucuz kahramanların yeni bir adı var: “Antisosyaller”.
Başka bir deyişle “şehir eşkiyaları”.

Her durumda haklıdırlar, tüm öncelikler onlar içindir, en iyiyi yaparlar ve bütün ilginin onlara yönelik olma mecburiyeti vardır. Konularında yetenekli ve yetkin olup olmamaları ise önemli değildir, çünkü onlar öyle olduklarını sanırlar.

Toplumsal hayatın her alanında karşımıza çıkarlar.
Trafikte, konserde, stadyumda, iş dünyasında…

İş dünyasında yoklar diyorsanız, fena halde yanılırsınız; çünkü magandaların ağababaları asıl buralardadır. İyice nemalanmış olanları arasında sosyetik olmaya özenenleri bile vardır. İyi giyinmeye çalışır, iyi yerlerde yer ve eğlenirler. Korku ticaretinden iyi para kazanmışlardır çünkü. Ancak açlıkları hiç bitmez.

İşadamı kılığındadırlar.

Tehdit, şantaj, güç gösterisi gibi korku satma enstrümanlarını iyi çalabilme konusunda epey beceriklidirler.

Zorda kaldıklarında gıy gıy…

Ve zamanla metanlaşırlar.

Metan gazı çöplüklerde ve bataklıklarda oluşur.
Zamanla…

Metanlar havayı puslandırmada mahirdir.

Kurtlarsa puslu havayı sever…

11 Ekim 2009 Pazar

"Asla yalnız yürümeyeceksin..!" ("You will never walk alone..!")

Dayanışma ve destek duygusunun insana verdiği hazzı, bu denli kifayetli dile getiren başka bir şarkı var mıdır?

Varsa da; aynı içerikli şarkıların arasında 'Asla Yalnız Yürümeyeceksin'in yeri ayrıdır ve şüphesiz ilk sırayı alır.

Öyle olmasa, Frank Sinatra’dan Ray Charles’a, Elvis Presley’den Tom Jones’a, onlarca üst düzey yorumcu tarafından seslendirilir miydi?

Ünlü İngiliz futbol klubü Liverpool'un taraftarlarının, 1980’li yıllardan itibaren takımları için seçtiği bir marştır da bu şarkı…

2005 yılının Mayıs ayında İstanbul, çok önemli bir ‘Şampiyonlar Ligi’ finaline ev sahipliği yapar. Finalistler, Liverpool ve İtalya’nın güçlü takımlarından Milan'dır.

İlk yarı Milan’ın 3-0 üstünlüğüyle sona erer. İtalyan’lar kupadan artık emin gibilerdir.

İkinci yarı başlarken, Liverpool taraftarının takımına olan inancını söze döken bir şarkı çıkar sahneye. Liverpool taraftarı, birlik olmuş haykırmaktadır:

"Hayatın yollarında
Güneşin ışıkları da vardır, yağmur da
Güller de vardır, dikenler de…
Kahkaha da, sancı da
Kilometrelerce yürürken
Çok sert dağlar da çıkar önüne,
Çöller ve çok derin vadiler de.
Bazen çok hoştur yürüyüş.
Bazen fırtınalar eser…
O fırtınalı yollarda
Mucizeler de vardır, korkular da.
Sevgiyle coşarsın hep
Bazen göz yaşların damlar.
Bazen eğilirsin, bazen geriye düşer.
Hatalar yapılmak içindir,
Dersler öğrenmek için.
Ama istiyorum ki hiç unutma…
İstiyorum ki hep bil…
Asla yalnız yürümeyeceksin.
İnandığın sürece!.."

Maçın sonucu mu?
Bildiğiniz ya da tahmin ettiğiniz gibi...

Liverpool, 2005 yılının ‘Şampiyonlar Ligi’ şampiyonu oldu.