22 Eylül 2009 Salı

Sosyalleşme iyi bir şey midir?

Karnını doyurma, uyuma, barınma ve üreme gibi temel güdü ve ihtiyaçlarını gideren insan, sosyalleşmeye, başka bir deyişle toplumsallaşmaya yönelir.

Toplumsal yaşam süreçlerinin içinde bulunmak ve orada kendine yer edinmek, aslında insanın başka bir güdüsüdür. Şöyle bir bakındığımızda etrafımızın, farkında olarak ya da olmayarak buna çabalayan, bunun savaşını veren insanlarla çevrili olduğunu görürüz.

Bu kadar ciddi bir mesele midir sosyalleşme?

Elbette ciddidir, ancak bunu o kadar ciddi bulmayanlar da var. Örneğin, Ekşi Sözlük yazarı Kite Kat’in, bu konudaki yorumu şöyledir:

“Çırılçıplak soyunup dağlara doğru koşmaya başlamadan evvel bir ampül tadında yanar bu cümle beynin içinde. Keza çığlıklar eşliğinde de söylenebilir ayrı. Diğerlerinden hazetmez bir noktadadır, sosyal olmak istemez, asosyal olmak istemez, teflon tava olmak istemez, machiavellist olmak istemez, hele ki morpheus olmak hiç istemez, verir kendini kurda kuşa, çiçeğe böceğe, eder rahat.”

Diğer Ekşi sözlük yazarlarının da sosyalleşme terminolojisine katkıları az değil:

Sosyal: Jean Baudrillard'a göre "artık" üretip, onu yok etmek demektir. Toplumsalın görevi artığın yararsız bir şekilde tüketilmesini sağlayarak bireylerin kendi yaşamlarını yararlı bir şekilde yönetmelerini sağlamaya çalışmaktır. Toplumsal; bir hak, bir gereksinim, bir hizmeti yalnızca ve yalnızca bir kullanım değeridir. İnsanı misafir edip, kucaklayan bir yapıdır.

Antisosyal: Sosyopat kişilik olarak da geçen, suçluluk duygusu hissetmeyen, hissedemeyen, sorumluluk almayan, alamayan, maceracı ve eğlence anlayışı kendine has kişilik tipi.

Topluma uyumsuz davranışlar gösteren insanlardır. Sorumluluk ve vicdan duyguları gelişmemiştir. Toplumdaki suç işleyen insanların en büyük yüzdesini oluştururlar. Saldırgan davranışlar içerisindedirler. Çoğu zaman tehlikelidirler.

Asosyal: En iyi dostu yalnızlık olan (kişi). Sosyallikten ürken.

Asosyal ile antisosyal arasındaki fark: Asosyaller dışarı çıkmazlar, antisosyaller dışarı çıkıp sosyalleri döverler.

Bunların dışında, henüz bilim dünyasında bile adı konulmamış bir tür daha var; “sosyalleşmekten kaçınanlar”.

Bu türlere ise gına gelmiştir sosyalleşmekten, artık sosyal olmak istemiyorlardır. İnsanların yaptığı çoğu şeyden haz etmez ve aralarına karışmak istemezler. O kadar “cool”lerdir ki, topluma ihtiyaçları olmadığını düşünürler.

Seçimleri böyledir.

21 ağustos 2005 tarihli Radikal'de, karikatürist Ramize Erer konuyu şöyle işler:

Bir koltuğa yayılmış iki olgun kız arkadaş konuşmaktadırlar. Daha masum görünüşlü olanı, kötü kıza, "hadi bi kafeye gidip biraz sosyalleşelim" der.
Kötü kız cevap verir: "amaan, şimdi boru gibi sesini inceltmekle uğraş, kız çocuğu taklidi yap, yürüyüşünü paytaklaştır. Hiç flört edecek halim yok vallahi."

İnsan sosyalleştikçe güdülerini de kontrol eder hale gelmiş anlaşılan…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder